25 Kasım 2014 Salı

PROF. DR. ANIL ÇEÇEN: "YENİ BİR PARTİ KURMAK ŞART OLDU"

PROF. DR. ANIL ÇEÇEN: "YENİ BİR PARTİ KURMAK ŞART OLDU"
Demokratik Değerler Hareketi’nin toplantısında konuşan Prof.Dr. Anıl Çeçen, “ Türkiye’de son yıllarda yapılan seçimlerden sürekli olarak aynı haritanın çıkması ülkenin bölünmüşlüğünü göstermektedir. O zaman yeniden bir açılıma ihtiyacımız var. Daha anayasamız yürürlüktedir. Uluslararası hukuka göre de Türkiye Cumhuriyeti Devleti diğer bütün devletler gibi varlığını korumaktadır ” dedi.
“ Cumhuriyetin 100. yılına doğru gidiyoruz. Türkiye’nin 100. yılını göremeyeceğini iddia eden iç ve dış çevreler var. Sürekli Türkiye’ye dışarıdan gelen planlar programlar empoze edilmektedir diyen Profesör Çeçen  konuşmasında şunları söyledi:
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN
Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN
Bu coğrafyada yaşadığımız problemlere çözüm getirmek, bölgemizdeki çatışmalara çözüm getirmek ama bu açılım adı altında saçılım yöneliminde birtakım gelişmelerle Türkiye’den taviz vermek, Türk Devleti’nin gücünü kırmak, bugünkü başbakanın söylediği gibi kamu düzenini sarsmak değil. Bugün Doğu Anadolu’da çok ciddi bir kamu düzeni sorunu var. Türkiye’nin büyük partileri Doğu Anadolu’ya giremez hale geldiler. Kurtuluş Savaşı’ndan gelen ortak rızamız birlikte yaşama, beraber olma, siyasi konsensüs ortadan kalktığını görüyoruz. Halbuki cumhuriyet tarihimize bakarsak birçok parti kurulmuştur.
O partiler kurulurken Edirne’den Ardahan’a Kars’tan Antalya’ya kadar Sinop’tan Hatay’a kadar Türkiye’nin bütün vilayetlerinden gelen temsilcilerle Misak-ı Milli sınırları içerisinde Türk Milleti’ni bir arada tutmaya çaba sarf eden partilerdi. Ama bugün bakıyoruz maalesef son zamanlarda yapılan seçimlere bakıyoruz. Bir tarafta Türkiye’den kopmakta olan bir bölge bir tarafta iktidar partisinin büyük bir ağırlığı öbür tarafta da giderek sahillere sıkışmış olan bir milliyetçi parti ya da cumhuriyeti kuran Atatürk’ün partisi. Bu görünüm devletin geleceğine zarar vermektedir.
Türkiye’de son yıllarda yapılan seçimlerden sürekli olarak aynı haritanın çıkması ülkenin bölünmüşlüğünü göstermektedir. O zaman yeniden bir açılıma ihtiyacımız var. Daha anayasamız yürürlüktedir. Uluslararası hukuka göre de Türkiye Cumhuriyeti Devleti diğer bütün devletler gibi varlığını korumaktadır. Geçen hafta Türk askerinin Diyarbakır’da yürüyüş yapması da bunu göstermektedir. Bir bölgenin kamu düzenini bozmakla, bir bölgeyi ülkenin bütününden ayırmakla bir yere varılamayacağını Türkiye yeniden göstermek durumundadır. Bir imparatorluğun çöküşünden sonra böyle bir devlet kuruldu ve biz bu devletle 90 yıl beraber olduk. Cumhuriyetin 100. yılına doğru gidiyoruz. Türkiye’nin 100. yılını göremeyeceğini iddia eden iç ve dış çevreler var. Sürekli Türkiye’ye dışarıdan gelen planlar programlar empoze edilmektedir.
Avrupa Birliği’ne uyum sağlayalım dedik devletimizin yarı yarıya gücü kırıldı. Batılı müttefiklerimizle beraber olalım dedik. Komşularımızla karşı karşıya geldik. Batılı müttefiklerimizle bölgede anlaşalım dedik. Savaş senaryolarıyla, emperyal senaryolarla karşı karşıya kaldık. Ama Kurtuluş savaşı sonrası bu devleti kuranlar ki kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk Yurtta sulh, cihanda sulh derken komşularımızla bir araya gelmeyi öneriyordu. Bugün batılı müttefiklerimiz tarafından komşularımızla savaşmaya zorlanıyoruz.
Türkiye tek yönlü bir ülke değildir. Türkiye batının içerisinde yer almıştır ama merkezi bir bölgenin de tam ortasında bir ülkedir. Batılılardan kopmayacağız ama bu coğrafyaya yönelik onların emperyal planlarına alet olduğumuz noktada bölgede bir din savaşına, bölgede bir mezhep savaşına, komşularımıza yönelik bir savaşa da alet olmayacağız. Bu doğrultuda da Türkiye’ye Irak ve Suriye’nin kuzeyinden taşınmak istenen problemlere karşı da Türkiye ulusal refleksini gündeme getirecek. Türkiye’yi ve devleti toparlayacak yeniden Türkiye’nin Ankara’dan yönetilir hale gelmesini sağlayacak bir siyasi hareketi Ankara merkezli, Türkiye’nin bütün bölgelerini içine alan bir tarzın mutlaka öne çıkması gerekmektedir.
Önümüzdeki seçimlerle Türkiye demokrasiye devam edecekse mutlaka yeni bir partinin meclise girmesi gerekmektedir. İşte bu oluşum diğer oluşumların ötesinde bunu görerek hareket ettiği kanaatindeyim. Önümüzdeki dönemde askeri bir müdahale olmaması için, ara rejimlere sürüklenmemek için, mutlaka demokrasinin devam etmesi için meclise yeni bir partinin girmesi ve bugünkü tek parti hakimiyetinin de yavaş yavaş artık geride kalması gerekmektedir. Son 12 yıldır tek parti hakimiyeti Türkiye’yi maalesef demokrasi yönünden sarsma aşamasına gelmiştir. Seçimler yoluyla iktidar değişmelidir. Bugünkü iktidar seçimlerle gelmiştir. Seçimlerle gelen seçimlerle gitmesinin bilecektir. Ülkemizde bir anayasa ve yargı düzeni vardır. Hukuk devleti çatısı altında yargı bağımsızlığı, yasama, yürütme ve yargı dengelerinin yeniden kurulması gerekmektedir. Bu doğrultuda devletimizde idari bir reforma ihtiyaç vardır. Bu doğrultuda ülkemizin taşra teşkilatının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda bölgemizdeki oluşumlarda Türkiye’nin mutlaka plan ve programlarının olması gerekmektedir. Bu doğrultuda Türkiye’nin yeniden, devletinin güçlenerek bölgede barışın sağlanması noktasında bir araya gelerek birlikte yaşama iradesini tazelemesi gerekmektedir. Ben Demokratik Değerler Hareketi’nin bu doğrultuda önemli girişimlerde bulunacağına inandığım için sizlerle beraberim.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: “ Görülüyor ki bir siyasi partinin kuruluş aşamasındayız. Hepimiz heyecanla doluyuz ve Türkiye için bir şeyler yapmak istiyoruz. Bu konuda yalnız değiliz her gün yeni bir parti kuruluyor. Ciddi bir parti enflasyonu ile karşı karşıyayız. Ama gene de kendi inançlarımız doğrultusunda siyaset sahnesinde bir eksiklik olduğunu gördüğümüz için böyle bir parti oluşumunun içerisinde yer aldık. Çünkü Türkiye’nin herhangi bir partiye değil, Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak bir partiye ihtiyacı var. Şu aşamada nedir o ihtiyaç? Türkiye’nin sorunlarına çözüm getirmektir. Nedir o ihtiyaç? Türk Devleti’nin zayıflamış olan gücünü yeniden toparlamasını sağlamaktır. İşte biz bunu yapacağız. Türkiye’nin-Türk insanının ihtiyacı olan tüm sorunlarının çözüm yolunun bulunacağı yer burasıdır, dolayısıyla sizlersiniz. Bu azim ve irade ile bu yolculuğa çıkıyoruz. Eminim ki başarıyı yakalayacaktır; çünkü bu azim ve iradeyi sizlerde görüyorum.”

ABDULKADİR SARI; AMACIMIZ TABELA PARTİSİ OLMAK DEĞİL, ÜLKENİN SORUNLARINA ÇÖZÜM GETİRMEK

ABDULKADİR SARI; AMACIMIZ TABELA PARTİSİ OLMAK DEĞİL, ÜLKENİN SORUNLARINA ÇÖZÜM GETİRMEK
Eski Hatay Valisi Abdülkadir SARI
Demokratik Değerler Hareketi’nin toplantısında konuşan Eski Hatay Valisi Abdulkadir Sarı, "Şu an Türkiye’de kurulan parti sayısı 93 oldu. Yani amaç siyasi partiyi kurup tabelayı asmak değil. Amaç, bu ülkenin sorunlarına çözüm getirebilmek." dedi.
"Gerçekten ülkenin sorunları var. Biz bu sorunları çözme iddiasında olan Demokratik Değerler Hareketi’nin siyasi yapılaşmasını da bir an önce gerçekleştirmek zorundayız. Şu andaki siyaset arenasına bakarsanız pıtrak gibi partilerin ortaya çıktığını görürsünüz. Bir kısmı gelecekteki siyasi hareketlerle ilerlemek  adına yola çıktılar, bir kısmı da olası bir ittifaklarda pazarlık güçlerini ortaya koyabilmek adına yola çıktılar. Ama bizim içerisinde bulunduğumuz hareket her şeyden önce ülkemizin beklentisine cevap vermek durumundadır. Bunu karşılayabilmesi için de iyi bir program hazırlığı yapıldı. Ülkenin sorunlarına çözüm üreten bir program hazırladık. Siyasi partinin olmazsa olmazlarından olan tüzüğümüzün de hazırlığını yaptık.
Biz teşkilatlanmada yeni bir parti kurmak yerine siyasi partilerden seçime girme hakkı olan bir partinin yeniden şekillendirilmesini gerçekleştireceğiz. Yani şu anda seçime girme hakkı olan partinin adını, adresini, amblemini, tüzüğünü, programını, merkez karar ve yönetim kurulunu yeniden şekillendireceğiz. Burada merkez karardan çıkacak sonuçla yürütme kurulunu sağlamış olacağız. Bundan sonra da taşra yapılanmasını gerçekleştirmiş olacağız. Bununla ilgili de öncelikle merkez karar yönetim kuruluna girebilmek için yeni parti çalışmalarımız var. Öngörülen sayıda arkadaşımızın merkez karara girmesini sağlayacağız.
Şu an Türkiye’de kurulan parti sayısı 93 oldu. Zannederim pazartesi günü bir tane daha dilekçe verilecek ve 94 olacak. Yani amaç siyasi partiyi kurup tabelayı asmak değil. Amaç, bu ülkenin sorunlarına çözüm getirebilmek. Şu anda parlamentoda ve parlamento dışında bulunan siyasi partiler ülkenin sorunlarına çözüm üretemediği için yapılan tüm anketlerde yüzde 30’lara yaklaşan bir kesim yeni bir parti kurulmasının ihtiyaç olduğunu ve kararsız olduklarını ifade etmişlerdir. O zaman bize düşen görev bu ülkenin ihtiyacı olan sorunları doğru tespit etmek ve sorunlara doğru çözüm üretebilmek. Bunu üretebilecek kişileri de vatandaşın beklentisi doğrultusunda Hakkari’den Edirne’ye, Sinop’tan Hatay’a kadar doğru fotoğrafla meslek gruplarını, etnik, inanç, demografik yapıyı dikkate alarak bir yapılanma ile halkın karşısına çıkarsak inanıyorum ki ülkemin insanları benim görmek istediğim fotoğraf budur, bu fotoğrafta kendimi görebiliyorum diyecektir.
Ayrıca birilerinin belirlediği gündemi tartışmak yerine biz hiçbir kavgaya girmeden ülkenin sorunlarını çözüm üretebilmek adına projelerimizle siyaset sahnesine çıkacağız. Halkımıza bunu anlatacağız. Yani bizim anlattığımız projelerle, sorunlara çözüm önerileriyle Hakkari’de ne konuşuyorsak Edirne’de de aynı şeyleri konuşmuş olacağız. Bu partinin esasını sizler oluşturacaksınız. Bu partinin programı kavgacı bir anlayışla yazılmış olmayacak. Türkiye’nin sorunları doğru tespit edilmiş ve bu tespit edilen sorunlarla da ortak aklın ürünü olan, doğru seçimlerle siyaset sahnesine çıkacağız.
İnsanların kaygılarını da yeneceğiz. Şu anda topluma pompalanan birtakım korkular var. İstikrar bozulursa şöyle olur böyle olur diye oy avcılığı yapılmaktadır. Bunun da önüne geçecek bu kaygıları da giderecek doğru çözümlerle siyaset arenasında hep birlikte yer alacağız. Bizim toplumumuza vereceğimiz mesaj Güneydoğu’da da aynı mesaj olacaktır, Sinop’ta da aynı mesaj olacaktır. Burada farklı orada farklı konuşmayacağız. Biz milletimize bir çağrıda bulunacağız. Bu çağrı günlük siyasetin çağrılarını içermeyecek. Bu oluşumdaki büyüklerimiz de bu siyasi hareketin kefaletini oluşturacaklar. Pırıl pırıl, adı siyasette hiçbir kaygıyla anılmayan, şaibeye karışmamış, bu ülkeye hizmet aşkıyla dolu olan, siyasette hizmet vermiş insanlar Demokratik Değerler Hareketi’nin ortaya çıkarttığı siyasi anlayışın da gelecekte ülkeye hizmet edeceğine dair kefaleti üstlenmiş olacaklar. İnanıyorum ki yakın gelecekte partileşmeyi sağlamış olacağız."

DEMOKRATİK DEĞERLER HAREKETİ 4. TOPLANTISINI YAPTI

DEMOKRATİK DEĞERLER HAREKETİ 4.TOPLANTISINI YAPTI
22-11-2014
Toplantı her zaman olduğu gibi yine hararetli ve hareketli geçti. Ankara'nın dışından da bazı katılımlar oldu.
  
      Devletin önemli zafiyete uğradığını söyleyen bazı konuşmacılar, önümüzdeki seçimlerin baskıcı rejimden kurtulmak için bir fırsat olduğunu ileri sürdüler. Bazı konuşmacılar ise TBMM'e atıfta bulunarak milletvekillerinin milli ve manevi değerler konusunda birlik-beraberlik içinde olmasını arzu ettiklerini söylediler. Toplantıda bir konuşma yapan ünlü düşünür Prof.Dr. Anıl Çeçen ise yaptığı konuşmada, hükümetin asli görevini yapmakta aciz kaldığını, CHP'nin ve MHP'nin ise oy aldıkları tabanı temsil edemediklerini söyledi. " Bu da gösteriyor ki merkezde 4 tabana dayalı bir siyasi kuruluşun hemen yarından tezi yok kurulması gerekiyor " diyen Prof.Çeçen, bu mana herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini söyledi. 
Haberin devamı ve fotoğraflar daha sonra sunulacak. 

Etiketler : DEMOKRATİK - DEĞERLER - HAREKETİ - 4.TOPLANTISINI - YAPTI -

17 Kasım 2014 Pazartesi

Esat Kıratlıoğlu: Erdoğan’ın ortaya koyduğu İslamiyet, Kur’an İslamiyet’i değil

Kıratlıoğlu: Erdoğan’ın ortaya koyduğu İslamiyet, Kur’an İslamiyet’i değil!..
•Demokratik Değerler Hareketi’nin düzenlediği 14 Kasım 2014 tarihli toplantıda konuşan Çiller döneminin bakanlarından; Demokratlar Kulübü Üyesi Esat Kıratlıoğlu, “ Ekonomimiz şu anda üretime dayalı bir ekonomi değil, tamamen tüketim ekonomisine ve dışardan gelen döviz ekonomisine bağlı. Eğer sıcak para kesilirse Türkiye’den 30-40 milyar dolar gittiği takdirde Türkiye’de ekonomi allak bullak olur” dedi.  
Kıratlıoğlu şunları söyledi: 
“Şu anda Türkiye’de bir muhalefet boşluğu var. Maalesef muhalefet bütün kanatları itibariyle bugünkü iktidarın karşısında varlık gösterememektedir. Ben 1954 yılında ağabeyim demokratik parti milletvekili seçildiği zaman onunla beraber amatör başladım politikaya. 1963 yılında da aktif olarak girdim. O zamandan bu zamana kadar tecrübelerim bana Türkiye’de halkın iki etkenlik altında olduğunu gösterdi.
Birisi din birisi cebir.
Bugünkü iktidar Müslümanlığı istismar eden ve de kendi menfaatleriyle bunu fevkalade değerlendiren bir iktidar. Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip mezunu olduğu için kendisini yetiştirmiş İslamiyet’te bilgi sahibi bir kimse. Ama bunun karşısında muhalefet bu vasıflara haiz değil. Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu İslamiyet Kur’an İslamiyet’i değil. Kur’an bunların İslamiyet’ini tamamen karşı olarak görüyor. İslamiyet’te hırsızlık yok, bir başkasını zarara sokarak kendi menfaatini temin etmek yok, bir grup yaratmak suretiyle fırkalara ayırmak yok. Ama bugünkü iktidar bunu tam manasıyla istismar konusu olarak kullanmaktadır. 
Ekonominin devirmediği hiçbir iktidarı tanımıyorum.
Şu anda bunların karşısında tek bir imkan var. O da ekonominin bunları devirmesi. Onun haricinde din konusu itibariyle şu anda Türkiye’yi yüzde 50 ele geçirmiş durumdalar. Ekonomi ise şu anda üretim değil, tamamen tüketim ekonomisine ve dışardan gelen döviz ekonomisine bağlı. Eğer sıcak para kesilirse Türkiye’den 30-40 milyar dolar gittiği takdirde Türkiye’de ekonomi allak bullak olur. 93-94 yıllarındaki ekonomi Türkiye’den bir 10 milyar doların çıkmasıyla başlamıştır. Ben Türkiye için bunları temenni etmiyorum. Sırf bunlar yıkılsın diye Türkiye belanın içerisine girsin de istemiyorum. Ama bu gerçeği gözünüzün önüne sermek istiyorum. Şu anda Türkiye’de bir muhalefet boşluğu var. Bu muhalefet boşluğunun doldurulması gerekiyor.
Sayın Hasan Korkmazcan’ın başkanlığındaki bu hareketin başarıya ulaşmasını temenni ediyorum. 
Her şeyden önce alan hakimiyetinin tesis edilmesi gerekir.
Alan hakimiyeti illerdir, ilçelerdir, köylerdir. Ankara’da politika yapılmaz. Bugün muhalefetin en büyük eksikliği politikayı Ankara’da yapmalarıdır. Televizyonu açtığı zaman vatandaş dinliyor ama vatandaşlarla yüz yüze temasa geçmedikçe, köylerdeki vatandaşlarla karşılıklı sohbet içerisine girmedikçe vatandaşın mesafe kat etmesi muhalefet olarak çok zor. Çünkü adam bunu güç olarak din bakımından kullanıyor. Muhalefet bunun karşısında dini vasıflar itibariyle bunların gerçek yüzlerini ortaya koyma durumunda bulunamıyor. 
Şu anda çeşitli partiler faaliyet haline geçme durumunda. Pek çok kişi bunu denemekte ama bu deneyişlerin içerisinde hep zayıf kalıyorlar. Politika tecrübe isteyen, bilgi isteyen ve fikir üreten bir meslektir. işte bugün ülkemizdeki eksiklik bu. 
Bu hareketin başarılı olabilmesi için hepinizin ilçe ilçe, köy köy dolaşarak bu arzuyu ortaya koyma durumu gerçekleştirilmelidir. Buradaki toplantılar bu hareketin, hareket kaynağı olmalı. En küçük kadro itibariyle gidebildiğiniz kadar Anadolu’ya dağılacaksınız. Bu kötü gidişin temelinde Anadolu yatmaktadır ve kim Anadolu’ya hakim olursa hedefe o yakalar. “
(Ankara, 15-11-2014)

Demokratik Değerler Hareketi Yöneticileri M.Oktay Çetinel'i ziyaret ettiler

Hasan KORKMAZCAN ve Demokratik Değerler Hareketi Yöneticileri, Ulus Gazetesi Sahibi M. Oktay Çetinel'i ziyaret ettiler
İş dünyasının ve Ankara'nın saygın simalarından, Ulus Gazetesi'nin sahibi Mehmet Oktay Çetinel Demokratik Değerler Hareketi yöneticileri tarafından ziyaret edildi. 
Demokratik Değerler Hareketi'nin Başkanı Hasan Korkmazcan ve Yardımcısı E.Ulaştırma Bakanı Prof.Dr. Enis Öksüz'ün de yer aldığı ziyarette, Gazeteci-Yazar Mehmet Akyol, Av.Nazım Orhan ve Yeminli Mali Müşavir Murat Ünlü ile gazetenin genel yayın müdürü Dilek Paksoy da hazır bulundular. 
Gündemdeki konuların tartışıldığı ziyaret sırasında Mehmet Oktay Çetinel şunları söyledi: " Türkiye'nin yönetimi ehil ellerde değil, sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan her şeye müdahale ediyor. Başkan ve AKP Genel Başkanı sayın Ahmet Davutoğlu'nun varlığı ile yokluğu belli değil. Bu böyle gitmez. Gitmemeli. Halkımız acilen merkezde bir partinin kurulmasını bekliyor. Özellikle dört tabana dayalı bir parti kurulması halinde AK parti iktidarı önümüzdeki seçimlerde umduğunu bulamaz. Çünkü seçmen kurulacak partiye sahip çıkacaktır. Bunun öncülüğünü yapacak olan da tecrübeli siyaset erbabı politikacılardır. Bu konuda bizim üzerimize ne düşerse yapmaya hazırız. yeter ki halkımızın siyasi ihtiyacı karşılansın."   (Ankara: 15-11-2014)